Yeni Başlayanlar İçin Derin Psikoeğitim Atölyesi: Duygu, Enerji ve Kişilik Dengesi
Modern yaşamın karmaşasında duygusal, psikolojik ve ilişkisel dengenin sağlanması artık bir lüks değil, bir gereklilik. Bu kapsamlı psikoeğitim atölyesinde, hem kendi iç dünyanızı hem de ilişkilerdeki görünmeyen dinamikleri anlamanızı sağlayacak dört temel yapıtaşını birlikte ele alacağız. Psikoloji kuramlarıyla temellendirilmiş bu eğitim, kişisel dönüşümünüz için güçlü bir adımdır.
1. Duygu Regülasyonu: Kontrolsüz Öfkenin Anatomisi ve Sonrası Yaşanan Pişmanlık
Duygu regülasyonu; bir bireyin yaşadığı duyguları fark etmesi, anlamlandırması ve uygun yollarla ifade edebilmesidir.
Özellikle kontrolsüz öfke duygusu, ilişkilerde ciddi hasarlar bırakır: kırıcı sözler, ani tepkiler, pişmanlık ve ardından gelen suçluluk… Bu semptomların altında çoğunlukla regüle edilememiş çocukluk öfkeleri, bastırılmış ihtiyaçlar ve bilinçdışı savunma mekanizmaları yatar.
Linehan’ın Diyalektik Davranış Terapisi ve Siegel’in Bütüncül Beyin Kuramı bu noktada duyguların beyin sistemleriyle nasıl yönetildiğini açıklar.
Öfkenin bir düşman değil, düzenlenmesi gereken bir sinyal olduğunu öğrenerek, sağlıklı ilişkiler kurmanın ve suçluluk döngüsünden çıkmanın yollarını birlikte keşfedeceğiz.
- Bu modül, kişinin kendi iç barışını kurmasına yardımcı olurken özellikle ilişkilerde sınır çizebilme, kendini ifade edebilme ve zarar vermeden yakınlık kurabilme becerilerini kazandırır.

2. Savunma Mekanizmalarını İyileştirmek: Bölme ve Yansıtmanın Gölgesinden Çıkmak
İlişkilerde sıkça yaşanan “ya hep ya hiç”, “ya melek ya şeytan” gibi bakış açıları, aslında kişinin bilinçdışındaki bölme (splitting) savunmasına işaret eder.
Aynı şekilde, “ben öyle değilim, o öyle!” diyerek kendi içsel çatışmalarını karşı tarafa yüklemek ise yansıtma (projection) mekanizmasının belirtisidir.
Bu iki ilkel savunma, hem kişiliği hem de ilişkileri zamanla bozar.
- Romantik ilişkide sürekli ayrılık tehdidi,
- Çocukla çatışmalı bir ebeveynlik,
- Parayla kaygılı bağ kurma,
- Kök aileyle kesintili temas gibi pek çok alanda kendini gösterir.
Bölme (Splitting): “Ya melek ya şeytan!”
Bölme, psikanalitik kurama göre en ilkel savunma mekanizmalarından biridir. Kişi, duygusal olarak yoğunlaştığında; iyi ve kötü, sevgi ve nefret, değerli ve değersiz gibi zıt kutupları bir arada taşıyamaz hale gelir. Bu yüzden dünyayı, insanları ve özellikle en yakınındakini ikiye böler: ya tamamen iyidir, ya da tamamen kötü. Arası yoktur.
Otto Kernberg’e göre bu savunma mekanizması, özellikle sınır kişilik örgütlenmesi (borderline personality organization) ile ilişkilidir. Kişi kendi içinde denge kuramadığı için, çevresini de dengesiz algılar. Gün içinde aynı kişiye duyduğu duygu defalarca değişebilir: Sabah onu hayranlıkla izlerken, akşam aynı kişiyi değersiz ve düşmanca görebilir.
İlişkide bu şöyle yaşanır:
- “Beni çok mutlu ediyor” derken 10 dakika sonra “hayatımı mahvediyor” diyebilir.
- Tartışma anında geçmişte yaşanan tüm iyilikleri yok sayar.
- Sevgi bir anda nefrete, hayranlık küçümsemeye dönüşür.
Ve en önemlisi, bu duyguların geçici olduğunu fark edemez.
Kendi iç dünyası parçalı olduğu için, karşısındaki kişiye istikrarlı bir bağ kuramaz.
Sonuç?
İlişkilerde kaos, sürekli kırgınlıklar, güven kaybı ve duygusal istismarın gizli halleri…
Yansıtmalı Özdeşim : ‘’Sorun ben değilim, sensin!”
Yansıtmalı özdeşim, yine psikanalitik kuramda ilkel bir savunma mekanizmasıdır ve sıklıkla “karşı tarafın sorunu”gibi görünen ama aslında kişinin kendi içinde çözemediği duyguları karşı tarafa yüklemesiyle çalışır.
Kişi; kendisindeki olumsuz duyguyu, düşünceyi ya da davranışı taşıyamaz hale geldiğinde, bu duyguyu eşine projekte eder.
- “Sen bencilsin!” der ama aslında o anda kendisi benmerkezlidir.
- “Sen bana hiç anlayış göstermiyorsun” derken aslında kendi empati kuramamaktadır.
Bu savunmayı yoğun olarak kullanan bireyler genellikle değişmeye kapalıdır.
Çünkü “sorunlu olan hep karşı taraf”tır.
Eğilimi şudur:
- “Ben zaten elimden geleni yapıyorum, sen değişmelisin.”
- “Ben hep haklıyım, sen hep sorunlusun.”
- “Ben kötü değilim, sen öyle hissettiğin için öylesin.”
Bu kişiler genellikle empati kapasitesi zayıf, sürekli eşini değiştirmeye çalışan, duygusal yüklerini taşımakta zorlanan bireylerdir. İlişkinin ruhsal yükünü hep karşı tarafa devrederler. Bu da ilişkide büyük bir dengesizlik yaratır:
Biri sürekli özür dilerken, diğeri hep suçlayan olur.
Bu Atölyede Ne Olacak?
İşte bu atölye, tam da bu iki ilkel savunma mekanizması üzerine farkındalık geliştirme ve dönüşüm sağlama hedefiyle tasarlandı.
Katılımcılar:
- Hem teorik bilgileri öğreneceksiniz,
- Hem de NLP (Nöro Linguistik Programlama) teknikleri,
- Bilinçdışı tekrar paternlerini fark etme egzersizleri,
- Ve duygusal dengeyi sağlama pratikleriyle bu savunma mekanizmalarını daha olgun hale getirmeyi öğreneceksiniz.
- Amaç, bu iki savunma mekanizmasını bastırmak değil; fark ederek, dönüştürerek, yerine olgun savunmalar (espri, öz-farkındalık, sağlıklı sınır koyma) yerleştirebilmektir.
- Bu sayede kişi hem kendi iç dengesini kuracak, hem de yakın ilişkilerinde çok daha sağlıklı, empatik, ve güven verici bir duruş kazanacaktır.

3. Dişil Enerjiyi Dengelemek: Bereketin, Yumuşaklığın ve Annelik Bilincinin Gölgesini Temizlemek
Dişil enerji; alma, besleme, yaratma, yumuşama ve teslimiyet potansiyelidir. Ancak günümüzde birçok kadın eril sistemin yükü altında bu enerjiyi bastırmakta ya da kendisine yabancılaşmaktadır.
Bu da zamanla ilişkilerde tükenmeye, finansal sorunlara, annelikte zorlanmalara ve yaratım gücünün düşmesine neden olur.
Bu eğitimde dişil enerjiyi sadece mistik bir kavram olarak değil, Jung’un anima-animus arketipi, polyvagal teori ve içsel denge modelleriyle birlikte ele alacağız. Ayrıca:
- Dişil enerji neden düşer?
- Aile sistemindeki travmalar nasıl bu enerjiyi bloke eder?
- Finansal bereket ve yumuşak ilişkiler dişil dengeyle nasıl kurulur? gibi soruların cevabını detaylı olarak çalışacağız.
Bu modül, özellikle kendi annelik gücünü yeniden kazanmak, para ve bereket ilişkisini şifalandırmak ve yumuşak ama güçlü bir dişil duruş geliştirmek isteyen kadınlar için idealdir.

4. Kişilik Örüntülerini Anlamak: Kendini Tanımayan, Başkasını Tanıyamaz
Kişilik, bireyin dış dünyayla kurduğu en temel ilişki biçimidir.
Kendi kişilik örüntülerini tanımayan birey:
- Neden aynı döngülere girdiğini,
- Neden bazı kişilerle çatıştığını,
- Ya da neden sürekli yanlış partnerlere yöneldiğini anlayamaz.
Bu eğitimde önce “kişilik nedir, kişilik örüntüleri nasıl oluşur?” sorularına bilimsel bir zeminle yaklaşacağız.
Beck’in şema terapisi, Freud’un yapısal kuramı, Kernberg’in borderline organizasyon yapısı gibi çerçevelerle hem kişilik örüntülerimizi tanımlayacak hem de kişilik bozukluklarına dair temel farkındalık kazanacağız.
Peki neden önemli?
Çünkü:
- Manipülasyona mı uğruyorsun yoksa manipüle eden misin?
- Sınır çizememen senin zayıflığın mı yoksa karşı tarafın narsisistik yapısı mı?
- Öfkeli bir eşin varsa, bu onun çocukluk travmalarından mı geliyor?
gibi sorulara artık bilimsel bir gözle yanıt verebileceksin.
Bu modül, özellikle anne-çocuk ilişkisinden romantik ilişkilere kadar her bağda daha bilinçli seçimler yapmak, sınırlarını doğru çizmek ve ilişkilerde denge kurmak isteyen herkes için temel niteliktedir.
Bu Atölye Sana Ne Katar?
Bu dört ana başlık; duygularını tanımak, savunmalarını iyileştirmek, enerjini dengelemek ve kişiliğini tanımak üzerinden derin bir içsel yolculuk sunar.
Bu atölye sonunda:
- Kendi duygusal reaksiyonlarını yönetebileceksin,
- İlişkilerinde daha şefkatli ama sağlam bir duruş geliştireceksin,
- Dişil enerjini yeniden aktive edip yaratım gücünü besleyeceksin,
- En önemlisi de kim olduğunu, kimlerle nasıl ilişki kurman gerektiğini netleştireceksin.
Şimdi kendine bu yolculuğu hediye etme zamanı.
Bu atölye, sadece bilgi değil; dönüşüm getirir.
Sen de kendi duygularına, enerjine ve kişiliğine yaklaşmak istiyorsan, seni bu derin ve iyileştirici yolculuğa davet ediyorum.
Ayrıca, daha önce bu atölyelere katılmış ve kendi içsel dönüşümünü yaşamış katılımcıların gerçek yorumlarını merak ediyorsan, her eğitimin altındaki paylaşılan geri bildirimleri mutlaka oku.
Orada yalnızca şifa bulanları değil, kendiyle yüzleşen, savunmalarını fark eden, ilişkilerini yeniden yapılandıran insanların gerçek seslerini duyacaksın. Belki de bu kez, o satırların birinde kendini bulacaksın.
Bireysel terapiye bütçen ya da zamanın şu an için uygun değilse, bu atölye senin için güçlü bir başlangıç olabilir.
Seninle benzer bilinçdışı kaygıları, duygusal döngüleri yaşayan insanlarla bir araya gelip; hem öğrenmenin, hem dönüşmenin, hem de birlikte öğrenmenin ve gelişmenin şifasını deneyimleyebilirsin.
Şimdi tam zamanı.
Seni de aramıza bekliyoruz.
Psikolojiyi bilmek, önce kendini sonra insanı çözüp dünyayı daha bilinçli ve ustalıkla yaşayabilmenin en derin gücüdür.
Hadi, hemen şimdi eğitime katıl ve bugün kendin için çok güçlü bir adım at—çünkü bir kez içsel dönüşüm başlarsa, hiçbir şey bir daha eskisi gibi kalmaz.
Yorumlar (0)