Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
- 09 Ocak 2023
Tanımlanması ve tanılanması yeni bir kavram olsa da Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Sendromu (DEHB), oldukça eski bir tarihi geçmişe sahiptir. Ebeveynler ve sosyal çevresi tarafından “uçarı-hareketli”, “kurallara uymayan”, “başarısız”, “dikkatsiz-özensiz” gibi birçok tanımlamayla karşı karşıya kalan çocuk, bu özelliklerini çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve ileri yetişkinlik dönemlerine kadar sürdürür.
Çocukluk çağında görülen DEHB’nın %50-70’i kadarının yetişkinlik döneminde de devam etmesi, bu durumun erken tanınması ve tedavinin sürdürülmesini önemli kılmaktadır (Willcutt, 2012). Günümüzde Dikkat Eksikliği” ve “Hiperaktivite” olarak iki farklı kategoride incelense de genellikle eşzamanlı görülen bu davranış bozukluğu DSM V’e göre dürtü kontrol bozukluğu, hareketlilik ve dikkat eksikliği ile karakterizedir.
Bu durumda dikkat eksikliği, aşırı ahreketlilik ve dürtüsellik bulgularının en az iki farklı sosyal alanda kendini göstermesi (aile, okul, sosyal çevre ve arkadaşlık ilişkileri vb.), bu belirtilerin en az 6 ay boyunca devam etmesi ve işlevsel bozukluğa neden olması, 12 yaşından önce başlaması gibi ayırıcı tanı kriterleri ile kolayca tanınabilmektedir (APA, 2013).
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çeşitli alt tipleri bulunmakta ve her biri için tanılama kriterleri de farklılık göstermektedir. Genel olarak DEHB’na neden olan faktörler psikososyal, biyolojik ve genetik olarak ortaya çıktığı bilinmektedir (Öğcem, 2019).
DEHB’na Neden Olan Psikosoyal Faktörler
Çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna neden olan faktörler incelendiğinde psikosoyal faktörlerin varlığı kabul edilmiş ancak birincil sırada yer almamıştır. Psikososyal faktörler incelenirken çocuğun bakım verici rolünde olan anne ve diğer sağlayıcıları ile arasındaki ilişkinin üzerinde durulması oldukça önemlidir.
Erken çocukluk dönemlerinde ayrılık veya kayıp yaşayan bireylerin, bu travmayı yaşamayan diğer bireylere oranla daha yüksek oranda DEHB belirtileri gösterdiği (Arnold ve Jensen, 1995), yetiştirme yurtlarında büyüyen çocukların DEHB bulgularının görülme oranının normal çocuklara oranla daha fazla olduğu ve evlat edinilme sonrası bu bulguların gerilediği (Taylor, 1995) de bildirilmiştir.
Öte yandan ailenin sosyoekonomik ve sosyokültürel düzeyi, aile içerisinde yasadışı davranışlara sahip bireylerin olması, annenin zihinsel hastalığa sahip olması gibi birçok faktör DEHB için kolaylaştırıcı faktörler olarak da kabul edilmiştir (Bierdman ve arkd., 1992).
DEHB’na Neden Olan Çevresel Faktörler
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna neden olan çevresel faktörler incelendiğinde araştırma sonuçları daha çok anne karnında maruz kalınan oksijensiz kalma, Omega-3 eksikliği, toksinler, annenin gebelik süresince sigara kullanması ve düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelme gibi faktörler ileri sürülmüştür (Ambrosini ve Rapaport, 1999).
Ayrıca doğruluğu henüz kanıtlanmasa da Dünya Sağlık Örgütü tarafından, fakir ailede dünyaya gelme, yüksek oranda şeker ve kafein alımı, düşük ekonomik koşullarda öğrenim görme, renklendirici içeren gıdaların aşırı tüketimi ve televizyon karşısında çok fazla zaman geçirme de DEHB’na neden olan çevresel etmenler olarak tanımlanmıştır (Öğcem, 2019).
DEHB’na Neden Olan Genetik ve Nörokimyasal Faktörler
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna neden olan faktörler incelenirken son yıllarda genetik faktörler üzerinde yoğunlaşıldığı görülmektedir. Beyin görüntüleme sistemlerinin gelişmesiyle birlikte bu alanda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini de göstermektedir (Börekçi, 2017). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bulgularının ilaç tedavisiyle başarılı sonuçlar göstermesi, özellikle nörotransmitterlerin birçoğunun DEHB ile ilişkili olduğunu göstermektedir (Kaplan, 2004).
Bakım Verici Olarak Annenin DEHB’na Etkisi
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun incelenmesinde birçok maruziyet halen araştırma konusu iken, birincil bakım verici rolündeki annenin ruhsal sağlığının DEHB’na etkisi yadsınamaz durumda olduğu da kabul edilmektedir. Çoğu zaman genetik ve sosyal öğelerin birbirine karıştığı bu durum annenin fiziksel ve ruhsal sağlığının çocuklarda DEHB ile yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Annenin hamilelik sürecinde majör depresyon yaşaması ve yüksek oranda strese maruz kalması DEHB ile ilişkilendirilmiştir (Park ve arkd., 2014).
Kampanyalar, eğitimler ve ücretsiz atölyeler için
Yorumlar (0)